Bütünleyici (Tamamlayıcı) Haç / Çarmıh
BÜTÜNLEYİCİ HAÇ
(Yaratılış 3:6, 15; Luka 12:49-50; Gal. 2:20; 3:1; 5:24; 6:14; I.Korintoslular 1:18-25)
Dilde paradoks olarak bilinen, Yunanca kökenli bir söz vardır. Anlamı: Gerçekdışı görünüm. Başka bir anlatıyla, bir nesnenin gerisinde göze görünenden başka bir anlam bulunur. Haç (çarmıh) bu sıradan bir sözdür. Ne açıkladığına ve asıl anlamın ne olduğuna eğilmek yararlıdır:
1. Ölüm ve yargı gereci – Yaşam ve yükselme gereci
2. Alçalma gereci – Onur gereci
3. Günahlılık gereci – Kurtuluş, yükseliş gereci
4. Dışlama gereci – Yücelik, özgürlük gereci
5. Öfke gereci – Barış, sevgi gereci
6. Depresyon gereci – Sevinç gereci
Haç, varlıkta tatminlik oluşturan, üzüntü görünümü veren paradokstur. Görüldüğü gibi etkileri çok yönlüdür. Galatya kiliselerine yazılan mektup bunları açıklıkla göstermektedir. Etkiler ve sonuçlamalar şöyle sıralanır:
1. İsa Mesih haçta ölüm yargısını taşıdı (Gal. 3:1)
2. Benliğim orada ölüm yargısını taşıdı (2:20)
3. Günah bedenim orada ölüm yargısını taşıdı (5:24)
4. Dünya, kişiliğim doğrultusunda orada ölüm yargısı taşıdı(6:14)
I. İsa Mesih Orada Haçlandı (Gal. 3:1)
Haç Rab İsa’nın yeryüzündeki yaşamından koparılamaz. Çarmıhta ölmeyen bir İsa düşünülemez. İsa Mesih dünyanın gözü önünde haça çakıldı; orada öldü. Bu, seven Tanrı’nın insan günahına karşı sağladığı ^tekbağışlamalıktır. Bunu yadsıyan Tanrı’nın sevgisini, tasarısını yadsır. Haberci Pavlos şunu vurguluyor: “Ama biz çarmıha çakılan Mesih’i yayıyoruz … Aranızdayken, çarmıha çakılan İsa Mesih’ten başka hiçbir şeyi bilmemeye kararlıydım” (I.Korintoslular 1:23; 2:2).
İsa Mesih’in bu konudaki açıklayışı vurgulanmalı: “Ben yeryüzünü ateşe vermeye geldim. Şu anda yanıyor olmasından başka ne isterdim! Vaftiz edileceğim bir vaftiz vardır. Bu sonuçlanıncaya dek beni ezen kaygı ne denli güçlüdür.” (Luka 12:49-50). Bu açıklamada ateş, yargıdır. Vaftiz ise haç’tır. Yunanca’da kullanılan fiil synehomai’dir. Anlamı: Bana egemen kesilmiştir. Yani haçta, İsa Mesih yargımızı üzerine yüklendi; bunun gerekli sonucuysa haçta yargımıza yaraşan cezayı çekti. Bu itki, bu gerek O’na baştanbaşa egemen kesilmişti. Her gününü haçın gölgesi altında geçirmekteydi O. Çünkü sadece bununla Tanrı’nın rızasını yerine getirebilirdi: İnsan günahına yaraşan o ağır yargıyı yüklenmek.. Tanrı’nın bu olgu dışında başka tasarısı yoktu. Egemen Tanrı sınırsız bilgeliğinde haç ölümünü kararlaştırdı, Oğul ise seve seve Baba’nın isteğini hem benimsedi hem de üstlendi. Tanrı’yla ilgili adalet uygulamasını tanıyan, haçlanma gereğini kavrayabilmekte güçlüğe uğramaz.
Günahsız Mesih günahlılar yararına o kaba haça mıhlandı. Hak Tanrı’nın adalet ilkesi bununla işlerliğe geldi. “Tanrı günah nedir bilmeyeni yerimize günah kıldı. Öyle ki, Mesih bağlılığında Tanrı’nın doğruluğu olalım” (II.Korintoslular 5:21). İblisin insan üzerinde egemenliğini, onun sert yönetimini sadece haç yıkabilirdi ve yıktı.
Mesih’in haçı bir din simgesi değil, süs parçası değil, tapınılan bir nesne değil. Bunlar insan icadıdır. Gerçekte haç, İsa Mesih’in onun üzerinde işkenceler çekerek kanını akıttığı, öldüğü, Tanrı adaletini belirliğe getirdiği yargı gerecidir. Haç yumuşak bir gösteriş yapıtı değil, ölümü simgeleyen en sert ve kaba gereçtir. Bu anlaşılınca haçın yaşam ve sonsuzluk göstergesi olduğu da hemen kavranılır. Onun bir paradoks olduğu anımsansın.
II. Benliğim Orada Ölüm Yargısını Taşıdı (Gal. 2:20; Romalılar 6:6)
Niceler BEN olarak bilinen kişisel özelliğini sever, destekler, över, öne sürer, ona toz kondurmaz. Ne var ki, düzene girmiş bir varlık olmak için BEN’in haça çakılması ve ölmesi Tanrı isteği; rızası ve buyruğudur. BEN’e ölüm yaraşır. Haberci Pavlos bu sevindirici sonucun nasıl gerçekleştiğini duyurur, yengi sağlayan kutluluğun boyutlarını gösterir, varlığı bu köklü arınmanın gönenciyle coşturur. Somut özgürlüğe kavuşabilmek için BEN’in haça çakılarak ölmesi zorunludur.
Lusifer’in (düşük melek, iblis) yargılanışıyla sonuçlanan eylemi neydi? BEN’liğini Tanrı’ya üstün kılmaya heveslenmesi. “Ey parlak yıldız, seherin oğlu, göklerden nasıl düştün! Sen ki, milletleri devirirdin, nasıl yere yıkıldın!” (Yeşaya 14:12).BEN’liğin kişiyi yükseltmeye özenişi sınır tanımaz. Hiçbir güç onu durduramaz. Meleklerin en güzeli ve çekicisi olan bu varlık BEN’ciliği sonucunda Tanrı katından kovuldu, melek iken şeytana dönüştü. Tanrı’nın, BEN’cilliğe karşı kesin yargısı böyle belirlendi. Tanrı’ya üstün olacağım derken, yaratıklar içinde en kötüsü oldu o. Onun kötülüğü Adem’le Havva’yı ayartıp onların da düşüşüne yol açtı: “Çünkü Tanrı bilir ki, ondan yediğiniz gün, o vakit gözleriniz açılacak, iyiyi ve kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız” (Yaratılış 3:5).
Lusifer BEN’cilliğinden etkilenerek Tanrı’dan üstün olmaya kalkıştı. Atalarımızı aynı oyunla günaha sürükledi; onları günahsızlıktan günahlılığa düşürdü, soyumuza özgün ve kalıtımlı günahı getirdi. Tümünün kaynağı, BEN ve BEN’cillik. Taa başlangıçtan şu ana dek en sarsıcı kötülüklerin oluşturucusu. Hiçbir yolla bastırılamayan fesatlar dünyası. Herhangi bir dilin sözlüğünde rastlanabilen en çirkin sözlerden. Onu anlatan bir sürü kullanım vardır: Egoizm, megalomani, hodperestlik, üstünlük taslama, Benim gibisi var mı? Kendini satan, kendine düşkün, övüngen, kendini beğenen. İşte bu kovalayış ve bitim her canın baş düşmanıdır, ölümüdür. Bu nedenle böylesi bir düşmana ölüm gerekir. Ters durumda o seni öldürecek.
Adem’le Havva BEN’in buyruğunu dinledikleri an ruhsal açıdan öldüler, buysa onları fiziksel ölüme götürdü. Oysa sen yaşamalısın; BEN’liğin ölmeli. İsa Mesih bu mutlu sonucu gerçekleştirmeye öldü. O öldü, böylece sen BEN’cillikten özgür edilmiş durumda gerçek yaşamı yaşayabilesin: “Eski insan benliğimizin O’nunla birlikte çarmıha çakıldığını biliyoruz; günah tutsaklığındaki beden ortadan kaldırılsın, bundan böyle günaha tutsaklık etmeyelim diye” (Romalılar 6:6).
Kutsal Söz’ün sayfalarında BEN’liğine kurban düşen pek çok erkeğe ve kadına rastlanır. Bunların düşüşüne baktığımızda üzülür, durumun gelişimin başka olmasını ister oluruz. Onlar bozguna uğrayacak yerde BEN’cilliklerini haça çaksalar sonuç bambaşka olurdu. YAHWEH Tanrı kutsal adını Musa’ya bildirirken BEN BEN OLAN’ım dedi (Mısır’dan Çıkış 3:14). Bu yüce isim sadece Tanrı’nındır; insan herhangi bir tutum ya da davranışla bu ismi kendine mal etmeye kalkışınca Tanrı – insan ilişkisinde sarsıcı kargaşalıklar oluşur, Tanrı’ya bağlılık özünü anlamını yitirir.
BEN’cilliğin dokunamayacağı alan yoktur. Ona din dünyasında çok bol rastlanır. Niceler diniyle övünür; böylece dininden büyüklenme payı koparır. Bu alanda BEN’e ölüm gerekir. Sanıyla, şanıyla, varlığıyla, güzelliğiyle, eğitimiyle, soyuyla, milliyetiyle, geçmişiyle daima BEN’i öne sürenleri haç bekliyor. Bunların tümünü ve daha birçoğunu çarmıha mıhlamak Tanrı’ın kesin buyruğudur. Böylece, “Övünen Rab ile övünebilir” (Yeremya 9:24; I.Korintoslular 1:31; 10:17). Sadece bunu yapar.
Mesih bağlısıysan tüm BEN’liğini haça getir; bırak orada asılsın, bütün çirkinliği sergilensin, BEN’cillikten soyunmuş, özgür kılınmış yeni insan yaşama kavuşsun. Bunun tatlılığı, kıvancı kendine özgüdür.
III. Günahlı Beden Tüm Çirkinliğiyle Ölüm Yargısını Taşıdı (Gal. 5:24)
Varlığında en büyük düşman egemenliktedir, keyf sürmektedir. Bu, kendi bedenindir. Hiçbir güç günahlı bedenin sırtını yere getiremez. Beden her tutkunun ve günahın eniklendiği, orada konut kurduğu ve büyüdüğü bozukluk yatağıdır. Kurtarıcı Mesih bedenin çekebileceği işkence zincirinin en korkuncunu çekti. Günahsız kutsal bedeninde günahlıların bedende işlediği günaha yaraşan işkenceleri seve seve taşıdı; böylece senin günahla ilişkini keserek bedende geriye kalan vaktini Tanrı istemi uyarınca geçirebilmene gerekli yolu çizdi (bkz. I.Petros 4:1, 2). Tanrı rızası buydu.
Düşünce bedenin gereksiz isteklerine kulluk edince sonucu ölüm ve yargıdır. “Çünkü bedenin gereksiz isteklerine bağlı düşünce ölüme götürür. Ruh’a bağlı düşünce ise yaşama ve esenliğe götürür” (Romalılar 8:6). Aklın bedenle işbirliği yapması yıkıcı sonuçlar getirir. Akıl, bedene tutsaklıktan özgür edilmeli. Bu, sadece bedenin haçta ölümüyle gerçekleşebilir. Beden günah canlılığını korudukça akıl işkence ardına işkenceyle çalkalanır. Beden haçlansın ki, akıl kendine yaraşan özgürlüğü tanıyabilsin.
Beden haç ölümünden başka hiçbir yolla ıslah edilemez: Din, din uygulamaları, yararlı eylemler, hayır – sevap atılımları, felsefe çalışmaları ve başka her ne varsa, bir teki bile bedeni günah tutsaklığından kurtaramaz. Beden haça çakılsın, ancak bundan sonra usluluğu, örnek tutumu, yararlılığı görülecektir. Akıl da Kutsal Söz’de önerilen düzene getirilecektir (bkz. Filippililer 4:8). Ters durumda, “Bu çağın Tanrı’sı imanı olmayanların akıllarını körleştirecektir” (bkz. II.Korintoslular 4:4).
Mesih’le birleşmenin kanıtı, bedenin haça çakılmasıyla belirir. Gerçek inanlı O’nun ölümüyle birleşme yolunda vaftiz edilir (bkz. Rom. 6:3). Vaftizin anlamı betimi eski insanın ölümü, gömülüşü ve yeniden, taptaze insan olarak dirilişidir. Mesih’in kurtarmasıyla yeniden doğan insan..
Bedenin tutkuları çarmıhta asılı kaldı. Önceki dönemde bazı idam yargılılarını üç gün haçta bırakırlar, ama eninde sonunda oradan indirirlerdi. Oysa haça çakılan beden çarmıhtan inmez, hem de inmemeli. Ters durumda, indirilirse canlılığını kazanır, dayanılmaz saldırılarını yeni baştan sürdürebilir. “Sevgili kardeşlerim, sizlere öğütlerim: Cana karşı savaşan bedenin tutkularından, uyruksuzlar ve göçmenler olarak uzak durasınız” (I.Petros 2:11).
Bedenin işleri daima öncelik ister ve sağlıklı uğraşları engeller. Ama beden haçta ölüm yargısını giyince Ruh’un ürünü hem yetişir hem de gelişir (bkz. Galatyalılar 5:19-24). Haberci Pavlos, inanlının hiç dinmeyen savaşını kesin biçimde vurgular: “Çünkü bedenin istekleri Ruh’a, Ruh’un istekleri de bedene karşı çıkar. Bunlar birbirine karşı direnir. Öyle ki, özlediğiniz işleri yapamayasınız” (Gal. 5:17).
Mesih’i tanımayan, yeniden doğmayan insan Ruh’un isteklerini yapmaya özgür değildir. Buna karşı beden haçta ölünce onun yerli yersiz istekleri bastırılır. Birey ancak böylece Ruh’un istekleriyle yönetilebilir, yeni yaşamın beğenisiyle iman yolculuğunu sürdürür. Tanrı’ın haç sağlayışı O’nun en etkin panzehiri olur. Bu durumda Mesih’in haçı övüncümüzün özünü oluşturur (bkz. Gal. 6:11). Kutsal Ruh’un etkilemesiyle haç beşaret, sosyal sorumluluk, ikinci gelişin göstergesine dönüşür. İnanlı yeryüzünde sürdürdüğü günleri yüceliğin parlaklığında ve gerçekliğinde yaşar.
IV. Dünya Bana Haçlandı, ben de Dünyaya (Gal. 6:14)
En başta kendini hep yükselten BEN, onun ardından düşmanlığı sürdüren beden haça çakılıp orada asılı bırakılınca, çarmıha mıhlanmanın sırası dünya’dadır. O iki düşman ölüm yargısı giymeden üçüncü düşmanla uğraşma düşünülemez. Bu, en azından öncekilere benzerlikte amansız ve acımasızdır: Dünya..
Kutsal Söz’de DÜNYA’yla ilgili üç ayrı anlama değinmemiz gerekir.
1. Fiziksel (küresel) dünya. Buna yeryuvarlağı da denir. Onu Tanrı yarattı, çünkü her şeyin yaşamı orada sürdürülebilirdi. Bu anlamda beliren DÜNYA’nın hiçbir kötülüğü yoktur. Buna amoralizm denir. Töredışılık. Herhangi bir töreye bağlı değildir yeryuvarlağı. Gerçi onda korkunç fiziksel düzensizlikler oluyor; ama bunların tümü insanın günahlılığı nedeniyle oluşmuştur. Bu konuda, Romalılar 8:19-22’ yi dikkatle okumamız gerekir. Yaratılış yeni baştan düzenlenmeyi beklemektedir (bkz. Matta 19:28). İsa Mesih buna ‘yeniden kurulacak çağ’ der. Yunanca’da, PALİNGENESİA.
2. Bu anlamda, üzerinde yaşanan dünya. Her tür hayatı taşıyan, doyuran ve koruyan. Varlıklara gereksinimlerini sağlayankosmos. Bunun sözlük anlamı, donatma’dır. Kısacası yeryuvarlağı, üzerinde yaşayan onu donatan varlıkların yokluğunda bir anlam taşıyamazdı. Denizler, göller, ırmaklar, dağlar ve bunların yanı sıra bütün bitkiler, denizde, karada, havada canlı varlıklar küremizi donatmakta, böylece onun kosmos adına yaraşan özelliği tanıtılmakta. Bu dünya sevilir, korunur, beğenilir, düzende tutulmaya çalışılır.
3. Bu anlamdadır Mesih bağlısının ona karşı çarmıha çakıldığı varlık. Bunu kısaca özetlemek gerekirse şu söylenebilir: Kutsal Tanrı’ya ve Mesih bağlılarına karşı tutum takınan dünyasal düzen. Kötülüklerin eniklendiği, odaklandığı, her yanda dışarıya verdiği dünya düzeni. Tanrı’ya ve Tanrı’nın kutsal yasasına karşı çıkan her tür bozuk eylem bu dünyada çöreklenir. Tanrısal erdemlere karşı sancak kaldıran kuruluş. Bu dünyanın reisi şeytandır (bkz. Yuhanna 12:31; 14:30; Efes. 2:2; I.Kor. 2:6). Bu yöntemin tüm çirkinliğiyle nasıl açıklandığını anlayabilmek için şu yerlere de bakalım: (Rom. 12:2; Gal. 1:4; Efes. 2:2; 5;16). Böylesi bir dünyada haç köstektir (skandal) (bkz. Gal. 5:11). Saldırılar kaynağı kin ve buğz yatağı (Gal. 6:12), alay nedeni(Matta 27:40-42), kaybolanlara akılsızlık (I.Kor. 1:18), utanç nedeni (İbraniler 12:2). Gerçek haç işte budur. İnsan icadı bir haç değil.
Kim isteyebilir bu haçı? Salt Mesih’in haçlanışıyla yüzyüze gelen, ondan kaynaklanan kayrasal kurtuluşu tadan, onun paradoksal anlamını kavrayan. Bu insana dünya haçta asılıdır; oradan indirilemez. Dünyaya karşı haçlanan Mesih bağlısına dünya geride, haç öndedir. O kadın ya da erkek Kutsal Söz’ün isteklendirmesi uyarınca yaşar: “Dünyayı sevmeyin, dünyayla ilgili şeyleri de sevmeyin. Eğer bir kimse dünyayı severse, onda Baba’nın sevgisi yoktur. Çünkü dünyadaki şeylerin tümü –bedenin tutkuları, gözün tutkuları, yaşamın gösterişçiliği– Baba’dan değil, dünyadandır. Dünya da, tutkuları da geçip gitmektedir. Oysa Tanrı’nın isteğini yerine getiren, zamansız çağlar boyu kalır” (I.Yuhanna 2:15-17).
Haç dünyanın göze hoş görünen çekişlerini kırar, ona sevgiyi yıkar, onun sunduğu hazları dışlar. Kişi kendiliğinden bu sonuca varamaz. Böylesi özenilecek özgürlüğü sadece haçta ölüm tümler: Sen dünyaya karşı, dünyaysa sana karşı haça mıhlanmıştır. Sen dünyaya hasret çekmezsin, dünyaysa seni köstekleyemez. Nasıl? Çünkü yeniden doğuşun doğal sonucu budur. “Çünkü Tanrı’dan her doğan dünyaya üstün gelir. Dünyaya üstün gelen yengi de imanımızdır. İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğuna iman edenden başka kim dünyaya üstün gelebilir?” (I.Yuhanna 5:4-5).
Bu gerçek akıldan ayrılmamalı: “Tanrı’dan her doğan dünyaya üstün gelir.” Çünkü o Tanrı çocuğudur. Bunu nasıl bilebilir? İmanla. Kurtuluşumuz Mesih’e imanla gerçekleşmiştir. Dünyaya yengiyle beliren yeni yaşamımız da imanla sürdürülür: “Doğru kişi imanla yaşayacaktır” (Habakkuk 2:4; Romalılar 1:17; Galatyalılar 2:11; İbraniler 10:38). “İman dışında Tanrı’yı hoşnut etmek olanaksızdır” (İbraniler 11:6a). Mesih’e iman kapalı kapıları açar, inanlıyı özgürlüğe yükseltir. Mesih’in güvenlik sözü her an, her yerde, herkese etkindir. “Bende esenliğiniz olsun diye size bunları söyledim. Dünyada acı çekeceksiniz, ama yürekli olun. Ben dünyayı yendim” (Yuhanna 16:33).
Gerçek Tanrı bağlısının dünyayı yenen bir başkanı vardır. O dünyayı yendiyse, bağlısına da aynı yengi yeterliliğini sağlar. Bu yenginin haçta gerçekleştiğini vurgular. Haç Tanrı’nın neşteridir. Başarılı operatör daima neşteri kullanır. Hem de güvenilir başarıyla kullanır onu. Mesih’in uyguladığı operasyon herhalde canı acıtır; ama bu operasyonun sonucu kesin şifadır; esenlik vegüvenlik gönencidir. Bu, Kutsal Ruh’un güncel güçlendirmesiyle yaşam boyu sürer, sonunda can tüm saldırıların son bulduğu Mesih’in Barış Hükümranlığı’ında gözlerini açar.
Sevinçli, güvenlikli yaşam budur. Konuyu bir kez daha özetleyelim:
I. İsa Mesih haçta ölüm yargısını taşıdı.
II. Benliğim haçta ölüm yargısını taşıdı.
III. Günah bedenim haçta ölüm yargısını taşıdı.
IV. Dünya kişiliğim doğrultusunda haça asıldı; ben de dünyaya.
Amin.
Thomas Cosmades