İsa’nın Mesajı Yalnızca İsrailoğulları İçin midir?
Pek çok Müslüman orijinal İncil’in Hıristiyanlar tarafından değiştirilmiş olduğunu öne sürerler. Bununla birlikte, bir kısım Müslüman, İsa’nın mesajının sadece İsrailoğullarına yönelik olduğu tezlerine kanıt olarak yine İncil’den aşağıdaki alıntıyı rahatlıkla destek olarak kullanırlar:
İsa, “Ben yalnız İsrail halkının kaybolmuş koyunlarına gönderildim” diye cevap verdi (Matta 15:24).
Tahmin edilebileceği gibi bu pasajı ileri sürerken Müslümanların amacı Muhammet’in ve Kuran’ın mesajının evrenselliği yanında, İsa ve İncil’in mesajınınsa İsrail oğulları ile sınırlı kaldığını göstermektir.
Hıristiyanlar, İsa’nın yeryüzünde bulunduğu sıradaki görevinin İsrail oğullarına yönelik ve sınırlı bir görev olduğu şeklindeki İslami görüşe hiç itirazsız memnuniyetle katılırlar. Ancak gerek İncil ve gerekse Kuran’da sözü edilen İsa’nın evrensel misyonu için ne demeli?
İsa yine halka seslenip, şöyle dedi: “Ben dünyanın ışığıyım!” (Yuhanna 8: 12).
[…O, sana Kitabı önündekileri tasdikleyici olarak, Hak bir yoldan indirdi. Önceden de Tevrat ve İncil’i de insanlığa bir rehber olarak indirmişti. Kur’an 3:3,4]
[Dedi: İşte böyle! Rabbin buyurdu ki, O benim için çok kolaydır. Böyle Olması O‘nu (İsa) insanlara bir mucize ve Bizden bir rahmet yapmamız içindir. Kur’an 19:21]
Ya İsa’nın Havarilerine söylediği şu sözler?
“Yeryüzünün tuzu sizsiniz.”
“Dünyanın ışığı sizsiniz” (Matta 5:13,14).
Rabbin hizmetkarı ve O’nun evrensel görevi üzerine Eski Ahit’te yer alan ve Yeni Ahit’te İsa ile doğrulandığı görünen şu pasajlar hakkında ne denilebilir?
“İşte onayladığım hizmetçim.”
“ruhumun hoşnut olduğu. Benini seçtiğim”,
“Ruhumu O’nun üstüne gönderdim.”
“Milletlere adaletle hükmetsin diye” (İşaya 42:1; Matta 12:15-21)
Kuran’ı desteklemek için Yeni Ahit’ten yalnızca İsa’nın sınırlı görevine değinen parçaları özenle seçen Müslümanlar sadece Kutsal Kitap’a değil aynı zamanda Kuran’a da haksızlık etmiş olmuyorlar mı?
Dahası, İsa ve İncil’in ulusal sınırlamaları üzerine Kutsal Kitap’tan ya da Kuran’dan alıntılar yaparken mademki Müslümanlar seçici olmaktan haz duyuyorlar, öyle ise aynı seçici, ayırıcı prensibi Muhammet’in ve Kuran’ın da sınırlılığından söz edilen ayetlerine neden uygulamıyorlar? Örneğin; Kuran’ın Araplar için arapça olduğu (43:3) ve neden Kuran’dan [O, bir hatırlatmadan başka bir şey değildir -12:104] diyen pasajını görmezlikten geliyorlar? Ya da Muhammet için: “O, sadece bir uyancı idi” diyen bir paragrafı tercih etmiyorlar? [38:66] Ya da ondan [peygamberler dönemini mühürleyen bir mesajcı idi yalnızca -33:40] diye bahseden kısımları geçiştiriyorlar? Matta 15:24 deki “yalnızca” mutlak bir ifade sayılırken, aynı “yalnızca” sözcüğü Kuran’da kullanılınca niye göreli bir anlama gelsin ki? Yani, İncil gerçekten kendi kendisi ile çelişiyor da Kur’an yalnızca görünürde mi kendi kendisi ile çelişiyor? Kendilerini Hıristiyan olarak kabul eden bir sürü İnsan sırf İsrailoğullarından değil diye gerçekte Hıristiyan sayılmayacak mı? Hatta onlardan biri de Muhammet’in eşi Hatice’nin kuzeni olan Waraka idi. Muhammet ile ilişki içerisinde olan Hıristiyan Araplardandı. Her koşulda İsa’nın misyonunun evrenselliği üzerine Kuran’daki her kanıt, Kuran’a gerçeğin tek ölçütü olarak bakan her Müslüman için varlığını sürdürecektir.
Hakikaten de Yeni Ahit’te İsa’nın görevinin hem sınırlılığı ve hem de evrenselliği anlatılır. Problem, eğer ortada böyle bir sorun varsa, yine Yeni Ahit’in kendisi tarafından çözülür. Yeryüzünde bulunduğu sürece gerek kendinin ve gerekse elçilerinin işlerini İsrailoğullarıyla sınırlı tutmuştur. Hatta diğer uluslara bile sadece havarilerine bir ders verme amacı ile yardım etti (Matta 8:10). Göğe alınışı sırasında ise, havarilerine şu emri verdi: “Bütün Ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin!” (Matta 28:19,20).
Elçilerin İşleri bölümü İsa’nın ilk takipçilerinin bu emri yerine getirmeye nasıl giriştiklerini anlatır. Bu elçileri izleyerek Pavlus, meseleyi şöylece özetler:
Ben Müjdeden utanmıyorum. Bu, önce Yahudilerin, sonra da Yahudi olmayanların olmak üzere, iman eden herkesin kurtuluşu için Tanrı’nın gücüdür (Romalılar 1:16).