Bahabey caddesi sinema meydanı Yavruturna mah, cengiz topel cad. No: 2/B Erdem Apt B blok Çorum/Merkez

Eisenach ve Erfturt’ta

Eisenach ve Erfturt’ta

Martin Luther
 1497 ilkbaharında Luther Magdeburg’daki okulundan eve döndü. Biraz sonra öğrenimini sürdürmek üzere Eisenach’a gitti. Okul değiştirmesinin bir nedeni herhalde Eisenach’ta bulunan akrabalarıydı. Ama akrabalar o denli yoksuldu ki Luther’e ne yiyecek, ne de barınacak yer verdiler. Ekmek parasını yine iyi kalpli varlıklı kişilerin kapılarında şarkı söyleyerek sağladı. Duru ve gür sesli genç için bu yöntem hiç de kötü değildi. Tanrı Luther’in Eisenach’taki yaşamını öyle yönlendirdi ki. Luther ömrü boyunca bu kenti <<güzelim Eisenach>> diye anımsıyordu. Luther 1499, yılının soğuk bir kış akşamı, üç arkadaşıyla birlikte. üç kapıda şarkı söyledi, ama kötü sözlerden başka bir şey alamadı. Çocuklar aziz Georg meydanında umutsuz bir halde dururken. birden sulh yargıcı Konrad Cotta’nın ev kapısı açıldı. Kapıya gelen genç, iriyarı ve nazik bayan Ursula Cotta şarkıcıları içeri çağırdı. Bayan Cotta kilise korosunda ilahi söyleyen güzel sesli, biraz tombulca, ama dimdik, alev gözlü ve kıvırcık saçlı çocuğu daha önce de görmüştü. Bu akşamdan sonra Cotta ailesi ve onların akrabalarından Schalbe ailesi Luther’i kendi koruması altına aldılar. Bu olay, yalnızca Luther’in açlık korkusunu gidermekle kalmıyor, ona çocukluk evinin üzüntüleri yerine, evin sıcaklığı ve aile sevgisini sağlıyordu. Bu ailelerde iyi eğitim ile varlıklı Rönesans ailesinin yaşamını öğrendi. Ursula Cotta fazlasıyla duygulu ve içine kapanık olan çocuğu, sevgi ve iyiliğiyle daha mutlu ve davranışlarında daha özgür yaptı. Luther, daha sonra bayan Cotta’nın, <<Dünyada iyi bir kadının sevgisinden daha üstün bir sevgi yoktur>> dediğini anımsıyordu. Eisenbach’ta genç Luther’in zekası uyandı. Latin okulunun en üst sınıfındaydı. Öğretmenlerine Latince olarak şiirler ve düzyazı yazarak sözlerindeki anlatım gücünü ve dahiliğini gösterdi. Okulda gerçekten iyi olan ve yüreklilik aşılayan birkaç öğretmen vardı. Bunlardan ikisiyle Luther, daha sonra gelen fırtınalı zamanlarda bile kopmayan arkadaşlık bağları kurdu. 
 Luther’in olgunluğa erişmek için Eisenach’ta geçirdiği yaşamın bir noktasına daha değinmek istiyoruz. Oradayken ilk kez dinsel dünyayı yaşamlarının en değerli varlığı sayan insanlara rastladı. Öz evinin dindarlığında Katolik halk adetlerinin sarsılmazlığı, ama aynı zamanda ağır, neşesiz bir hava vardı. Cotta ailesinde, dindarlık konusunda bir zorlama yoktu. Böyle bir dindarlık Luther’de karşı koyma istemini uyandırmadı, ama aksine hemen susayan yüreğine girdi. Cotta’nın evine, sade bir dille ruhsal konuları açıklayan Fransis’ken keşişleri sık sık konuk gelirlerdi. 
 Eisenach’ta korkak, içine kapanık Martin Luther, üniversiteye girmeğe hazır, güçlü, sağlıklı, özgür benliğe sahip bir genç oldu. Bu arada Luther’in babası da çocuğunu üniversiteye gönderebilecek ölçüde varlıklı olmuştu. Leipzig Üniversitesi Mansfeld’e daha yakın olmasına karşın Luther için, ünlü Erfurt Üniversitesi daha uygun bulundu. Böylece Martin Luther, i50i ‘in Nisan ayında Erfurt Üniversitesinin Edebiyat Fakültesine yazıldı. 
 O zamanlar öğrenciler sıkı bir denetim altında yurtlarda kalıyorlardı. Her sabah ve akşam herkes duaya katılıyordu. Öğleden önceleri derslerle, öğleden sonraları ise tartışma ve ödevlerle geçiyordu. Öğrenci, çalıştığı konu ile ilgili olmayan kitapları ancak öğretmenin izniyle okuyabilirdi. Bu sıkı okulda Luther çok ilerleyip gelişti. Çok kısa bir zamanda, 1502 yılının sonbaharında üniversiteyi bitirdi. Bundan sonra öğretmen olmak için fen, felsefe, ahlak bilimleri okumaya başladı. Bu felsefenin temel düşüncelerinden ikisi Luther’in sonraki gelişme’sinde büyük bir rol oynadı. Tanrı’nın her şeyi etkilediği ve tek başına etkilediği görüşü üzerinde o denli duruldu ki, Tanrı hiç sevgisi olmayan bir güç ya da kaprisli, insanı elinde bir hamur gibi yoğuran acımasız bir varlık haline gelmişti. <<Tanrı, kendi oğlunu kurban etmek yerine, insanları bir ağaç ya da kütük aracılığıyla da kurtarabilirdi. Günahlarımıza bir karşılık vermeden de onları bağışlayabilirdi>> deniliyordu. Günah üzerine de şöyle öğretiliyordu : günaha düşüş, insanı çokça etkilememişti. <<İnsan isterse kendi gücüyle de Tanrı’ya yaklaşabilir, bencilliğini inkar edebilir, günahlarından tiksinebilir>> deniyordu. Bu düşüncelerden dolayı Luther’de gizli bulunan melankoli ara sıra baş gösteriyordu. 
 Ama Luther’in öğrencilik yıllarında mutlu ve sevinçli zamanları da vardı. Büyük bir sevinçle eski çağ yazarlarının kitaplarını araştırdı. Yabancı dillerde ve tartışmalarda öyle usta oldu ki, arkadaşları ona <<filozof>> lakabını taktılar. iyi niyetli ve şakacı olduğu için, ama özellikle şarkı söylediği ve lut çaldığı için arkadaşları arasında aranan bir kişiydi. Lut çalmayı bir rastlantı sonucu öğrenmişti. Luther’de genç yaşta doğa sevgisi başladı. Bunun için sık sık ormanlarda dolaşıyordu. Böyle bir gezide kaza olarak kılıcını ayağına batırmış, atardamarını kesmiş. Çok kan kaybeden Luther : <<Ey Meryem yardım et>> diye haykırarak baygın halde yere düştü. Luther kente götürüldü, ama ertesi gece çocuk yeniden başlayan kanamadan dolayı ölümle karşı karşıya kaldı. Kazadan sonra toparlanma döneminde Luther Lut çalmaya başladı.
 Erfurt’ta olan bir başka olaydan söz etmeden geçemeyeceğiz. Yirmi yaşındayken Luther, Erfurt Üniversitesinin kitaplığında ilk kez tüm Kutsal Kitabı bulduğunu söylemişti. Kutsal Kitap yasak değildi, ama pahalıydı. Hem de ancak yüksek tanrıbilim öğreniminde okunuyordu. Luther, kitabı açtığı, Samuel’in güzel yaşam öyküsünü okumağa başladığı zaman zil çalmış ve derse girmesi gerekmişti. Luther bitirme sınavını olabildiğince en kısa zamanda, 7 Ocak 1505 günü verdi. O gün üniversiteyi bitiren on yedi kişi arasında ikinci oldu. Profesör şapkasını büyük bir törenle aldı ve felsefe öğretmenliğine başladı. Luther’in mutluluğunu kendi sözlerinden okuyabiliriz, ama Mansfeld’teki evinde olan sevinç ve övünme çok daha büyüktü. Babası, öğrenim görmüş oğlunu tanrısal bir varlık gibi gördü. Babası oğluyla konuşurken, sen yerine siz demeye başladı. Annesi ve kardeşleri de aynı kurala uymalıydılar. 
 Şimdi, uzun yıllardan sonra Luther kendisi için de vakit ayır’a bildi. Ama özgürlük ve yüksek makam ona mutluluk getirmedi, aksine sıkıntılı olarak çevrede dolaşıyordu. Babasının tutkulu umutları, oğlunun bir prensin hukukçuluğunu yaparak varlıklı ve ünlü olması içindi. Belki de Mansfeld’in belediye başkanı da olabilirdi. Öğretmenliğinin yanı sıra Luther, babasının isteği üzerine hukuk okumaya başladı, ama bu iş ona ağır geldi ve isteksizce çalışıyordu. Kendi sözlerine göre Luther sıkıntı ve melankoliye düştü, günahın suçluluğu altında sanki eziliyordu. Ölüm ve yargıdan korkuyordu. Yakın bir arkadaşının ani ölümü, düşüncelerini daha da ağırlaştırdı. Büyük bir olasılıkla bu durumdan kurtulsun diye Luther, 1505 yılının Haziran ayında Monsfeld’e baba evine gitmek için izin aldı, Temmuzun ikisinde yürüyerek Erfurt’a dönüyordu. Kente yakın olan Stotterheim kırlarında aniden şiddetli bir gök gürültüsü duyuldu. Yıldırım ona yakın bir yere düştü ve hava basıncı onu yere attı. Luther son anının geldiğini ve cehenneme atılacağını düşünüyordu. Bu sıkıntılı anında zamanın adetlerine göre madencilerin koruyucusu olan aziz Anno’ya seslendi : <<Aziz Anna, bana yardım et, keşiş olmak istiyorum>> diye vaatte bulundu. 
 Stotterheim olayı üzerine çeşitli yorumlar yapılmaktadır. Gerçek herhalde şudur : Luther’in uzun zamandan beri sezinlediği ruhsal bunalım, bu olayla onu bir karara vardırmıştı. İki hafta süresince Luther , verdiği karar üzerine arkadaşlarına akıl danıştı. Çoğu, tehlike anında verdiği vaadin onu bağlamayacağını söyleyerek vazgeçmesini istediler. Kimileri ise verilen vaadin yerine getirilmesinin zorunlu olduğu kanısındaydı. Luther’in duygulu vicdanı bu karardan vazgeçmesine izin vermedi. Temmuzun on altısında Luther arkadaşlarına bir veda partisi düzenledi. Ertesi gün en yakın arkadaşlarıyla ;birlikte sert ve sıkı düzeniyle tanınan Augustinusçuların manastırının kapısına geldi ve kapıyı çaldı. Biraz sonra güler yüzlü, çok sevilen, yetenekli Martin Luther, sırtını bu dünyaya çevirerek manastırın sessizliğinde kayboldu.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir