Hristiyanlık’ta Kadın ve Kadın’ın Yeri
TANRI VE KADIN
Üçüncü sayfa haberlerini okumak bana zor gelir. İnsanın insana yaptığı zulmün haberidir onlar. Ölüm, cinayet, kazalar, dövülmeler, yaralanmalar, gasplar, hırsızlıklar. Dünyada aklınıza gelebilecek hatta gelmeyecek bir çok kötülüğün var olduğunun ispatıdır üçüncü sayfa haberleri. Kadınların gördüğü işkenceyi de işte bu üçüncü sayfa haberlerinden anlayabilirsiniz. Erkek doğuramadığı için kocasının sıcak su döküp yaktığı bir kadın, bir başka gün namusundan sadece şüphelendikleri için taşlanarak öldürülen bir kadıncağız daha ve dayak yiyen yüzlerce kadın. Haklı ya da haksız sebeplerden şiddet görmüş kadınlar. Dövülmeleri için küçük bir sebep yeter. Çünkü erkeğin onun üzerinde yetkisi vardır. Döver de sever de….
Peki bu kadar kadın hakları var da bu kadınların hakkı neden yok?
Aslında bu gerçek sadece erkeğin kadına uyguladığı şiddet değildir. İnsanın güçlü olanın zayıfı ezmeye meyilli olan günahlı tarafının bir göstergesidir. Büyük kardeş küçüğünü ezer, anne baba çocuklarını ezer, patron işçiyi, erkek kadını ezer.
Eğer kadın erkekten daha güçlü olaydı (hem maddi hem de fiziksel bakımdan) ben eminim ki kadınlar da erkekleri dövebilir, baskı altında tutabilirdi. Ve bazen bunun örneklerini çok ender de olsa görebiliyoruz.
Bu sorun sadece erkek kadın değil insan olmanın getirdiği bir sorundur. Sorunun çaresi var mıdır? Bu güne kadar yapılanlar bu baskıların ya da eşitsizliğin sonunu getirmiş midir? Cevap Hayırdır. Peki ezilenlerin hakkını kim savunacak kim bizi anlayacak şefkat gösterecek, eşimizi ya da babamızı ağabeyimizi ya da patronumuzun fikrini değiştirecek?
Bu böyle mi gelmiş böyle mi gidecek?
Toplumlara baktığımızda özellikle kadınlara yapılan istismarın kaynağını “din” olarak görebiliriz. Bu din sadece ilahi dinler değil, çok tanrılı dinlerde kadını istismar etmiş yanlış amaçlar için kullanmıştır. Kadın şunu yapmaz, böyle yürümez bunu giymez, onu takmaz… Böyle kuralların amacı nedir ya da bu kurallar sadece kadın için midir? İnançların getirdiği düzeni güçlü taraf ne yazık ki zayıf tarafı ezmek için bir araç olarak kullanma fırsatını kaçırmamış.
Tanrı gerçekten böyle mi istiyor? Güçlünün zayıfı ezdiği hor gördüğü bir dünya mı Tanrı’nın arzuladığı? Hatta en sonunda şöyle bile düşünebilirsiniz; Tanrı beni düşünüyor mu? Bana değer veriyor mu? Kadınların Tanrı’nın gözünde bir değeri var mı?
İnsanların yaptıklarıyla Tanrı’yı değerlendirmek yanlıştır. İnsan günahı Tanrı’nın iyiliğini ve kutsallığını göstermez. Tanrı bizi seviyor. İnsanlar her ne kadar O’nun sözlerini her devirde suistimal etseler de O yine de bizi seviyor.
Ne yazık ki insan elinde bulundurduğu gücü kendi çıkarı için kullanmaya bayılır. Özellikle de insanın ruhsal inançlarını töre ve gelenek haline getirip baskı aracı yapmışlardır. Ya da insanları bedensel olarak kötü şekillerde kullanmışlardır. Örneğin siyah derili insanları Tanrı’nın onlara bu hakkı verdiğini söyleyerek yüzlerce yıl köle olarak kullanmışlardır. Ya da başka bir putperest inançta kadınları tapınaklarda fahişe olarak kullanmaktan çekinmemişlerdir. Tarih sayfalarında bu tür şeylere her satırda rastlayabilirsiniz.
Yukarıda Tanrı’nın bize olan sevgisinden kısa da olsa bahsettik. Acı içindeki, haksızlığa uğramış bir kişi için sevgiden bahsetmek biraz acı veriyor. Çünkü acı çektikçe Tanrı’nın varlığından ya şüphe duyuyor ya da O’na daha çok bağlanıyor.
Bizim için Tanrı’nın Sözü olan ve Tanrı’yı tek gerçekten tanıyabileceğimiz kaynak olan Kutsal Kitap’tan biraz biz kadınlar hakkında ne söyleniyor bakmak istiyorum. Eski Antlaşma dediğimiz Tevrat ve Zebur’dan incelemeye başlayalım. Daha sonra İncil’den İsa Mesih’in sözlerine ve İncil’in kadınlar için düşüncelerine bakacağız.
TANRI’NIN BENZEYİŞİNDE YARATILAN KADIN
Tanrı’nın Sözü olan Kutsal Kitap belirli bir düzen içinde yazılmıştır. Tam başlangıçtan sonra kadar bize insanlık ve Tanrı’nın insan için planının tarihini anlatır. Şöyle başlar “Başlangıçta Tanrı Gökleri ve yeri yarattı” Yaratılış 1:1
Bunun devamında Tanrı’nın dünyayı ve insanı yaratışı anlatılır. Şaşırtıcı olan şey Tanrı’nın insanı yaratırken onu kendi benzeyişinde yaratmasıdır. Bu benzeyiş sadece Adem için geçerli değildir. Kadında Tanrı’nın benzeyişinde yaratılmıştır.
Tanrı dünyayı ve sonra Adem’i yaratır
“Tanrı. ‘İnsanı kendi suretimizde kendimize benzer yaratalım’ dedi…. Tanrı insanı kendi suretinde yarattı.Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı.” Yaratılış 1:26,27
Ayetlerde de gördüğümüz gibi Tanrı insanları kendi suretinde yarattı. Suretinde ne demektir? Yani kendi benzeyişinde yaratmıştır. İçimizde Tanrı’dan bir parça vardır. İnsan yaratılırken Adem önce kadın sonra yaratılmıştır bu doğrudur. Ancak Tanrı’nın benzeyişinde yaratılmış olmamız eşittir. Tanrı’nın gözünde bu yüzden hepimiz değerliyiz.
İnsanın yaratılışının ayrıntılarını daha sonraki ayetlerde okuyoruz
“Rab Tanrı Adem’i topraktan yarattı ve burnuna yaşam soluğun üfledi. Böylece Adem yaşayan bir varlık oldu.”
“Sonra ‘Adem’in yalnız olması iyi değil” dedi. ‘Ona uygun bir yardımcı yaratacağım” (yardımcı sözcüğünü sonrada açıklayacağım) “Rab Tanrı Adem’e derin bir uyku verdi. Adem uyurken Rab Tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapadı. Adem’den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak onu Adem’e getirdi. Adem, “işte bu benim kemiklerimden alınmış kemik, Etimden alınmış ettir” dedi. Ona “Kadın” denilecek, Çünkü o adamdan alındı. Bu nedenle adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak. İkisi tek beden olacak.” Yaratılış 2:18, 21-24
Bazen kişiler bir kaburga kemiğinden bir insan yaratma fikrini kabul edemeyerek bu ayetleri hor görüyorlar. Eğer bir hiçten Tanrı dünyayı ve her şeyi yaratmışsa bir kaburga kemiğinden bir kadın yaratması zor olmasa gerek.
Tanrı kadını erkeğin bir parçasından yarattı, Tabii ki Tanrı’nın gözünde insan iki kişi değildir. Bir bütünün iki parçasıdır. İnsan sadece kadın ya da erkek değildir. İnsan eşittir erkek ve kadındır. Yaratılışta mükemmel olan kadın ve erkek beraberliğini Tanrı her zaman arzulamaktadır.
“Çünkü kadın erkekten yaratıldığı gibi erkekte kadından doğar.” İncil 1. Korintliler 11:12
Bu “yardımcı” sözcüğüne biraz yer ayırmak istiyorum. Çünkü bu sayede kadının Tanrı’da gerçek yaratılış amacını biraz olsun anlayabiliriz. Yardımcı sözcüğü Kutsal Kitap’ın yazıldığı dil olan İbranice’de “ezer” sözcüğüdür. Bu ayette “yardımcı yaratacağım” ifadesi ile “bir ezer yaratacağımı kasteder. “Ezer” kelimesinin Kutsal Kitap’ta diğer kullanılış yerlerine bakarsak tam olarak Tanrı’nın ne demek istediğini anlayabiliriz.
“Babamın Tanrısı bana yardım etti….” Mısırdan Çıkış 18:4
“Yardım göndersin sana kutsal yerden” Mezmurlar 20:2
Umudumuz Rab’dedir, Yardımcımız kalkanımız O’dur. Mezmur 33:20
“Gözlerimi dağlara kaldırıyorum Nerden yardım gelecek” Mezmur 121:1
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. (kitapçığın sonunda “ezer sözcüğünün kullanıldığı yerlerin bir listesini bulabilirsiniz) Dikkat ederseniz hep Tanrı’nın yardımı konusunda kullanılmış bir ifadedir. Tanrı kadını yaratırken yardımcı sözcüğü ile erkeğe güç veren her konuda onu destekleyen güç anlarında ona yardım eden bir yardımcı olmasını istedi. Ona kendi insanlara nasıl yardım ediyorsa kadının da erkeğe öyle yardım etmesini istedi. O erkeğe bir yardımcı yarattı köle değil.
Burada kadına düşen sorumlulukta büyüktür. Saygı ve sevgiyle erkeği destek olmakla vazifelendirilmiştir. Mükemmel olan yaratılışın kadın ve erkek için olan planı buydu. .
Kadın Tanrı’nın gözünde değerlidir. Çünkü onu erkek gibi kendi benzeyişinde yarattı. Ona canı ve ruhu veren Tanrı’dır. Kadının değeri kendi yaratanının değerinden gelmektedir. Günümüz dünyası ne yazık ki bu değerin çok uzağındadır.
Peki bu kadar güzel bir yaratılış ne oldu da bozuldu. Bu günkü yozlaşmış dünyanın ortasında yukarıda yazılanlar hayal gibi gelmektedir.
Bozulmanın nedenini Kutsal Kitap tek bir kelime ile açıklar “günah”. Adem ve Havva’nın günah düşme hikayesinin herhalde şu ya da bu şekilde duymuşsunuzudur. Bu olayın gerçeğinin ayrıntılarını Kutsal Kitap’ın Yaratılış bölümünde okuyabilirsiniz. İşte mükemmel yaratılışın günümüzde devam etmemesinin sebebi. Günah, Ve güçlü olan zayıf tarafı ezmeye başlar. Tanrı’nın tasarısının yani kadınla erkeğin birbiri içindeki uyumu bütün her şey gibi yıkılmaya başladı. Bu gün de onun sonuçlarını görüyoruz. Değersizlik saygısızlık ve hoşgörüsüzlük erkek ve kadın ilişkilerine damgasını vurmuştur.
Kutsal Kitap’ın Eski Antlaşma bölümü olan Tevrat’ta ilerlemeye devam ettiğimizde Tanrı’nın kadına kaybolan saygısını geri vermek için pek çok kural koyduğunu okuruz.
İncil’de İsa Mesih’in kadına nasıl bir değer verdiğini okuyabiliriz;
“İsa Zeytin Dağına gitti. Ertesi sabah erkenden yine tapınağa döndü. Bütün halk O’nun yanına geliyordu. O da oturup onlara öğretmeye başladı. Din bilginleri ve Ferisiler zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. Kadını orta yere çıkararak İsa’ya “Öğretmen bu kadın tam zina ederken yakalandı” dediler. “Musa Yasa’da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin.?” Bunların İsa’yı denemek amacıyla söylüyorlardı. O’nu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı.
İsa eğilmiş parmağıyla toprağa yazı yazıyordu. Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve “İçinizde kim günahsızsa ilk taşı o atsın” dedi.
Sonra yine eğildi toprağa yazmaya başladı. Bunu işittikleri zaman başta yaşlılar olmak üzere birer birer dışarı çıkıp İsa’yı yalnız bıraktılar. Kadın ise orta yerde duruyordu. İsa doğrulup ona “Kadın nerede onlar? Hiçbiri seni yargılamadı mı? Diye sordu. Kadın “Hiçbiri efendim.” Dedi. İsa “Ben de seni yargılamıyorum” dedi. “Git artık bir daha günah işleme” Yuhanna 8:1-11
Bu İncil’in en çok bilinen pasajlarından biridir. Günahsız olan ilk taşı atsın sözü ünlüdür. Ancak bu olayın daha derinlerinden büyük gerçekler yatmaktadır.
İsa Mesih’i neden sınamak istiyorlardı? Çünkü Kutsal Yasa’nın söylediklerini başka bir bakış açısıyla insanlara açıklıyordu. Bu yüzden Kutsal yasa’ya göre en ciddi ve ölüm cezası gerektiren bir suçla karşısına gelerek ne yapacağını görmek istediler. Zina Tanrı’nın gözünde çok çirkin bir şey idi. Çünkü böylece Tanrı’nın yaratmış olduğu bedeni ve ruhu kirletiyordunuz. Tanrı’nın büyük saygı duyduğu evlilik kuruman karşı işlenmiş büyük bir suçtu aynı zamanda zina.
Bu kadın bu işi pek çok defalarca yapmış bir kadındı. Para ile bedenini pazarlıyordu. Aslında herhalde zina ederken pek çok kere yakalama fırsatları vardı. Ancak bu fırsatı şimdi kullanmak istediler. “Kutsal Yasa’ya göre bu kadının taşlanması gerekir” diyen Ferisi yani din bilgini bu konuda bütün gerçeği söylüyor muydu? Kutsal Yasa’daki bu ayete bir bakalım
“Biri başka birinin karısıyla, yani komşusunun karısıyla zina ederse hem kendisi hem de zina ettiği kadın kesinlikle öldürülecektir.” Levililer 20:10
“Eğer bir adam başka birinin karısıyla yatarken yakalanırsa hem kadınla yatan adam hem kadın ikisi de öldürülecek.” Yasa’nın Tekrarı 22:22
Ferisinin bahsettiği ayetler yukarıdadır. Ancak görüldüğü gibi Din Bilgini gerçekten doru söylüyordu kadın öldürülecekti ama eksik bir şey var.. Erkekte öldürülecekti peki bu olayda erkek nerede? Her şeyde olduğu gibi insan kendi yetkisini güçlü olandan yana kullanarak hiçbir dayanağı olmayan bir kadını ortaya sermiş ,kendi hemcinsini kurtarmıştı.
Ama İsa Mesih bunun böyle olduğunu biliyordu ve gerçeği onlara kendi merhametli üslubuyla açıkladı. Normal erdemli namuslu kadınları bile hor gören bir erkek egemen toplumda İsa Mesih böyle bir günahkar kadının saygısını yeniden kazandırıyordu. Erkeklere seslendi “Günahsız olan ilk taşı atsın” herkes kendi vicdanıyla baş başa kaldı. Dağıldılar. Kadın, İsa Mesih’in önünde duruyordu. İsa Mesih o anda Sevgi ve Merhamet yasasını yürürlüğe koydu “Ben de seni yargılamıyorum”
Bu olay İsa Mesih’in kadınlara olan bakış açısını bira olsun gösterebilir. İncil’in başlangıcından beri İsa Mesih’in izleyicilerinin arasında Kadınlarda bulunuyordu. İsa Mesih’i doğuran bir kadındı.
Kadın Tanrı’nın gözünde değerlidir. Yetki elinde bulunduran için büyük bir sorumluluktur. Tanrı’nın güzündeki değerini bilen bir kadın için hayata bakış açısı değişir. Çünkü artık onu seven ve değer veren biri vardır. Yetkiyi kötüye kullanmaya meyilli pek çok insan olsada etrafımızda bizim için yetkisini sevgiyle kullanan biri var. Bunun değerini bilmeliyiz.
İncilde Tanrı’nın kadına bu yeni düzende verilen değer özetlenmiştir.
“Artık ne Yahudi ne Grek, ne köle ne özgür, ne erkek ne dişi ayrımı var. Hepiniz Mesih İsa’da birsiniz.” Gal.3: 28
Sorun sadece kadının erkek ya da toplum tarafından hak ettiği değeri alması değildir.
Hiç kimse bize önem vermiyorsa bile biri bizi önemsiyor ve seviyor. Bu kişi Tanrı’dır. Tanrı’nın kendisi bizi seviyor ve değer veriyor.
O’na iman ettiğimizde bir gün Tanrı’nın Egemenliğinde özlediğimiz sevgiyi ve saygıyı alacağız. O’na inanan ve seven herkes o gün hak ettiği karşılığı alacaktır.