Bahabey caddesi sinema meydanı Yavruturna mah, cengiz topel cad. No: 2/B Erdem Apt B blok Çorum/Merkez

Rut 1:1-7

Rut 1:1-7

Pastör Orhan PIÇAKLAR

            Rut 1:1-7 Yaklaşık 4-5 hafta boyunca sizinle Rab’bin Sözleri’nden Rut Kitabı’na bakacağız, bu kitapta Tanrı’nın ne kadar büyük ve lütufkâr olduğunu göreceğiz.

            Ve yine Tanrı’nın bütün sözlerinden alınacak dersler olduğu gibi, Rut Kitabı’ndan da alınacak çok önemli dersler vardır. Bu kitap aracılığı ile hayatımızdaki seçimlerimizin bizi nasıl etkilediğine bakacağız, örneğin kazandığınızdan daha fazla para harcamayı seçerseniz sonunda iflas edersiniz. Sürekli sahip olduğunuz işi beğenmeyip işten ayrılmak isterseniz sonunda işsiz kalırsınız. Çok fazla yiyecek yemeyi seçerseniz, kilo alırsınız. Çocuğunuza terbiye vermezseniz kötü ahlaka sahip bir çocuk olur vs.

            İşte aynı böyle kendi seçimleri ile günah merkezine giden bir ailenin hayatına bakacağız. Rut bölümü çok kısa bir bölümdür. Bu bölümde üç isim bizim için çok önemli olacaktır: Moav’da yaşayan pagan yani tanrı tanımayan bir kız olan Rut, tanrı tanıyan ama kocasının isteği ve kıtlık yüzünden mecburen putperest bir ülkeye taşınan Naomi (yani Rut’un kaynanası) ve Rut ile Naomi tekrar Yeruşalim’e döndüklerinde tanışacakları Naomi’nin akrabası olan Boaz. Bu hafta için bilmemiz gereken, Elimelek yani Tanrı’ya ve Tanrı’nın planına göre yürümeyi seçen bir adamın yanlış kararlar vermesi sonucu başına gelenlerin üzücü hikayesidir. Rut Kitabı’nın ana teması, Tanrı’nın hak etmeyenlere karşılıksız barışı ve lütfudur.

            İlk ayete bakarsak Elimelek isimli bir adam, karısı Naomi ve iki oğlu ile Tanrı’nın ekmeği anlamına gelen Beytlehem şehrinde yaşıyordu ama bir gün bu şehirde kıtlık olmaya başladı. Demek ki kuraklık vardı ve o yıl yeteri kadar ürünleri olmadı. Bu adam bu kurak bölgede ailesi için biraz daha fazla çalışıp emek vermek yerine, karısını ve iki oğlunu alarak Moav denilen bir yere gitmeye karar verdi, karısı ve iki oğluyla birlikte geçici bir süre kalmak üzere Moav topraklarına doğru yola çıktı. Ayete göre bu adamın düşüncesi ”geçici bir süre gideyim, karnımız doysun, çocuklarım kıtlıktan ölmesin, sonra geri geliriz” şeklindedir.

            Ama bir sorun vardı, bu adamın gittiği veya gitmek istediği şehir çok tehlikeliydi. Yahudi olan insanların o şehirde yaşaması, o şehirden kendilerine eş alması yasaktı çünkü bu halk Tanrı’ya inanmayan putperest bir halktı. Lut’un ensest ilişkiden olan oğlu işte Moavlılar bu halkın torunlarıydı. Putlara tapan, değişik tanrıları olan bir halktı ve çok defa Tanrı halkına savaş açmış insanların şehriydi. Eğer Tanrı çocukları bunlarla ilişkiye geçerse, kendilerinin de putperest olma ihtimali olacaktı. Elimelek, Naomi ve oğulları Tanrı’yı bırakıp putperest olmasalar bile putperest törenleri ve etkinlikleri ile kendilerini Tanrı önünde lekeleyebilirlerdi. Ancak Elimelek kendine çok güvendi, “Ben dindar bir insanım, asla öyle putperest işlere gitmem, bunlara bakmam” diye düşündü ve Moav’a gitti. Moavlılar gerçekten kötüydü ama ekmekleri vardı. Elimelek tabii ki servet bulmak istemiyor, sadece çocukları için ekmek bulmak istiyordu. Moav’ın kendisini ruhsal ve inanç olarak etkilemeyeceğini düşünüyordu.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonya ve Amerika arasında büyük bir savaş vardı ve Japonlar savaşı kaybediyordu. Japonlar kamikaze saldırısı diye bilinen son bir hamleye kalkışıp kendi savaş uçakları ile Amerikan uçaklarına saldıracaktı. Amerikalılar asla buna izin vermezdi, çünkü güçlü radarları vardı. Ancak hiç de düşünüldüğü gibi olmadı. Saldırı sabahı, Amerikan radarları gelen yüzlerce savaş uçağını tespit etti fakat uyarı, istihbarat merkezindeki deneyimsiz ve yeni bir subay tarafından karıştırıldı. Operatörlerin daha önce görmedikleri kadar büyük bir sinyal aldıklarını bu subaya iletmelerine rağmen, gözlem subayı muallakta kalmış ve kendilerine doğru yaklaşan tehlikenin, kendilerinin büyük savaş uçakları olduğunu düşünmüştü. Ek olarak, bazı ticaret gemileri önceki günlerde alışılmadık telsiz trafiğini rapor etmiş olabilirdi. Ama tüm bunlara rağmen tek bir subayın yanlış bir kararı binlerce askerin ölmesine, 6-7 büyük geminin batmasına ve yüzlerce Amerikan uçağının hurda olmasına sebep olmuştu.

            Bazen iman kardeşlerimiz de böyle yapıyor; yasak olan günahı, tehlikeli olan yerlerde gezmeyi veya daha rahat bir yaşam için yanlış işler yapmayı yeterince tehlikeli görmüyorlar. Bu yüzden bazen kiliseden ayrılıp bu doğru olmayan işlerin peşlerinden gidiyorlar ve şöyle düşünüyorlar: ”Ben Hristiyanım, ben vaftiz oldum, şeytan beni yenemez”. Bu çok yanlış bir düşüncedir. O dönemde Moav, şimdi ise imansız bir hayat için devam etmek geniş ve rahat bir yol gibi görünüyor ama sonu insanı felakete götüren bir yoldur. Bugün birçok insan doğru başlayıp yanlış devam etmektedir.

            Elimelek’in en büyük sorunu aslında sadece aç olması, ekmeği olmaması değil; Tanrı’ya yeteri kadar sadakatli olmamasıydı. Bu olay İsrail’i yöneten bir kral olmadığı Hakimler Dönemi’nde olur ve Hakimler Kitabı bu konuda şöyle söyler: ”O dönemde İsrail’de kral yoktu. Herkes kendince doğru olanı yapıyordu.” Hakimler 21:25 Bu halk başlarında kral olmasa bile Tanrı’nın Sözleri’ni biliyordu, Tanrı’nın buyruklarını biliyordu ama Tanrı’ya göre yaşamadılar. Tanrı’nın isteğine göre değil, etraflarındaki insanlar nasıl yaşıyorsa kendileri de ona göre yaşadılar. Bugünkü çağda da maalesef böyle bir durum söz konusudur. Birçok kişi Rab’bi memnun edecek şekilde yaşamakla ilgilenmiyor, gözlerinde ve gönüllerinde nasıl yaşamak istiyorlarsa buna göre yaşıyorlar. ”Ne istiyorsan öyle yap gitsin, hayat kısa ne olacak, bir şey olmaz” diye düşünüyorlar.

            Bu olayın olduğu dönemde gerçekten Yeruşalim bölgesinde büyük bir kıtlık vardı. Tanrı’nın bereketlediği ve Kutsal Kitap’ta derelerinden süt ve bal akacak dediği ülke kıtlık içindeydi, neden? Çünkü onun halkı artık onun istediği gibi yaşamıyordu. Tanrı bereketini çekmişti üzerinden. Belki burada aklınıza şu gelir: “Neden putperest bir ülkede ekmek var da Tanrı’yı tanıyan ama az itaat eden bu ülkede açlık var?” Cevabı çok açık çünkü Tanrı kıskanç bir tanrıdır. Tanrı Moavlıları Kızıldeniz’den mucize ile kurtarmadı, Tanrı bu halk çölde yürürken Moavlılara değil, bu halka gökten ekmeğini yağdırdı, Tanrı bu halk ve inananlar için Mesih’i gönderip çarmıha gerdirdi ve onlara sonsuz hayatı verdi. İşte bunların da bir bedeli vardı: Tanrı sadakat istiyordu. Tanrımız kıskanç bir tanrıdır, bizi ölecek kadar sever ve bu kadar sevdiği kişinin başkası ile oynaşmasını istemez.

            ”Adamın adı Elimelek, karısının adı Naomi, oğullarının adları da Mahlon ve Kilyon’du. Yahuda’nın Beytlehem Kenti’nden, Efrat boyundan olan bu kişiler, Moav topraklarına gidip orada yaşamaya başladılar.” Rut 1:2 Elimelek isminin anlamı ”Tanrı kraldır”. Yani ismi Tanrı’yı kral olarak kabul ediyor ama yaşayışı öyle kabul etmiyor. Elimelek Tanrı halkından olduğu halde, Tanrı’nın halkını, çocuklarını sonsuza kadar yok etmeyeceğini bildiği halde sabırla ve imanla Tanrı’nın kendilerine bereket vermesini beklemedi; çocuklarını ekmek evi denilen Beytlehem’den aldı ve putperestlerle günahkârların şehri Moav’a getirdi. Bunu bilerek ve isteyerek yaptı. Birinci ayete bakarsanız, bu adamın bunu ”geçici bir süreliğine” yapmak istediğini görürsünüz, yani tamamen Moav’a yerleşme niyetinde değildi. Yalnızca bir süre kalıp tekrar Yeruşalim’e dönecekti. Rab’den ve kiliseden uzaklaşan birçok insan da böyle uzaklaşmıştır, ”Ben Hristiyan’ım kesinlikle Rab’bimi bırakmam, kilisemi bırakmam, biraz hayatımı yaşayıp geri eski iman hayatıma, kiliseme, hizmetime döneceğim” diye düşünmüştür ama bu çok tehlikelidir, şeytan insana bu gittiği yanlış yolun sonunda ne olduğunu göstermez, günahın sonucunu göstermez, şeytan insana o an için zevk alacağı şeyi gösterir ve insanı kandırır. İşte bu kiliseyi bırakanın, imandan düşenlerin, Tanrı’dan uzaklaşanların birçoğu sadece ”kilise hayatına kısa bir ara vermek istemişlerdir” ama Elimelek’in hikayesi bize gösteriyor ki, “Günah seni gitmek istediğinden çok daha uzağa götürecek, seni kalmak istediğinden daha uzun süre elinde tutacak ve sana ödemek istediğinden çok daha pahalıya mal olacaktır”.

            Elimelek ve ailesi Moav’da geçici bir süre kalıp dönmek istemişlerdi ama oradaki rahat hayatı, insanların istedikleri gibi özgürce yaşadıklarını görünce dönmek istemediler. Ruhlarını değil bedenlerini doyurmak istediler, göksel ekmek yerine dünyasal ekmek peşinden koştular ve o kadar rahata alıştılar ki, Tanrı halkından uzak yaşadıkları için Tanrı Sözleri’ni unuttular. Kısa süre gidip geleceğiz diye ayrıldıktan sonra oradaki halktan kendilerine bir de gelinler aldılar. Maalesef kardeşlerim, günah insanları beklediğimizden daha uzağa götürecektir ve ödemek istediğimiz küçük bedelden daha büyüğünü ödetecektir.

            ”Adamın adı Elimelek, karısının adı Naomi, oğullarının adları da Mahlon ve Kilyon’du. Yahuda’nın Beytlehem Kenti’nden, Efrat boyundan olan bu kişiler, Moav topraklarına gidip orada yaşamaya başladılar. Naomi, kocası Elimelek ölünce iki oğluyla yalnız kaldı. İki oğul Moav kızlarından kendilerine birer eş aldılar. Kızlardan birinin adı Orpa, ötekinin adı Rut’tu. Orada on yıl kadar yaşadıktan sonra, Mahlon da, Kilyon da öldü. Böylece kocasıyla iki oğlunu yitiren Naomi yapayalnız kaldı.Rut 1:2-5

            Sadece geçici bir süre ekmek bulup karınlarını doyurup tekrar Beytlehem’e dönmek isteyen bu aile, gittikçe günaha batmaya başladı ve çocuklarına açıkça yasak olmasına rağmen putperest iki gelin aldı. Gelinin birisinin ismi Orpa diğerinin ismi Rut’tu. Kutsal Kitap Moavlılarla evliliği kesinlikle yasaklamıştı ama onlar ”kısa süre” için gittikleri yerde tam 10 sene kalmışlardı. Kısa süreli gidiş 10 yıllık uzun bir itaatsizliğe dönüşmüştü. 10 yıl gerçekten Tanrı’dan ayrı yaşamak için oldukça uzun bir zamandır. Bu zaman içinde insan kim olduğunu, günahlarına karşılık Mesih’in nasıl kefaret ödediğini unutacaktır ve artık sizin eviniz dünya olacaktır.

            Ve geçen zaman içinde Elimelek öldü, iki oğlu Mahlon ve Kilyon da öldü. Elimelek ölümden kaçarak Moav’a gelmişti ama şimdi ailenin 3 erkeği öldü. Kesinlikle ölümlerinin sebebi olarak Tanrı’nın istemediği o kente gitmelerini veya putperest kızlarla evlenmelerini söyleyemeyiz ama şunu da bilmemiz gerekli; Tanrı, halkının tövbe etmesi için Beytlehem’de nasıl kıtlık olmasına izin verdiyse, yani işledikleri günahlardan dolayı halkına günahlarından tövbe etmesi için bu sıkıntıyı verdiyse bu olaydan şunu anlamalıyız: Tanrı sabırlıdır, Tanrı kutsaldır ama aynı zamanda Tanrı kutsaldır.

            İtaatsizlikten dolayı Kutsal Kitap’ta birçok insanın öldüğünü biliyoruz (1. Tarihler 13’te Antlaşma sandığına saygısızca dokunmaya çalışan Uzza veya Levililer 10:1-2’de kurallara uygun olmadan sunu sunmaya çalışan Harun’un çocuklarında olduğu gibi). Evet şimdi lütuf çağında yaşıyoruz, Mesih sayesinde Tanrı lütfunu daha fazla üzerimize akıtıyor, bizi daha fazla bereketliyor, bize daha fazla sabrediyor ama şuna emin olun ki, yaptığımız itaatsizlik bizi beden olarak öldürmese de ruhsal olarak bizlere zarar verecektir. Sürekli Tanrı’dan uzaklaştıracaktır çünkü Tanrı kötülüğe ve günaha bakmaz. Ve şunu bilin, Tanrı’ya karşı yaptığımız günahlar gerçekten Tanrı’yı öfkelendirir.

           ”Orada on yıl kadar yaşadıktan sonra, Mahlon da, Kilyon da öldü. Böylece kocasıyla iki oğlunu yitiren Naomi yapayalnız kaldı.” Rut 1:5 Naomi için çok zor bir hayat olmalı. Gurbette eşi ve iki oğlu öldü, şimdi putperest iki gelinle yalnız yaşıyor. Bu ayeti aslında çok seviyorum çünkü bu ayette şunu görüyorum: Günah için, zevk için Tanrı’dan ayrılsa da o an mutsuz ve Tanrı’yı özlüyor. Hiçbir insan dünyanın istediği gibi günah içerisinde yaşamak için Tanrı’dan ayrıldığında mutlu olmamıştır.

”Naomi, Moav topraklarındayken RAB’bin kendi halkının yardımına yetişip yiyecek sağladığını duyunca gelinleriyle oradan dönmeye hazırlandı. Onlarla birlikte bulunduğu yerden ayrıldı ve Yahuda ülkesine dönmek üzere yola koyuldu.” Rut 1:6-7 Naomi Tanrı’nın halkının yardımına yetiştiğini duymuştu ve iki gelini ile atalarının ülkesine, ait olduğu yere dönmeye karar verdi. Eğer hayatlarınızın bir yerinde günaha düştüyseniz, eğer hayatınızın bir anında Tanrı’dan uzaklaştıysanız bunun farkına vardığınız anda hemen tekrar Tanrı’ya dönün çünkü o sizi sevgisi ve şefkati ile bekliyordur. Bu vaazın 1-2 yerinde şunu söyledik: Tanrı Beytlehem’de yaşayan halkın günahlarından dolayı kıtlık gönderdi. Ama işte burada okuduğumuz gibi Tanrı halkını terk etmez, onların her zaman yanındadır, halkının her zaman imdadına yetişir, biz bazen ondan saklansak bile o bizim yanımızdadır. İşledikleri günah yüzünden cennette saklanan Adem ve Havva’ya gelip “Adem neredesin?” dediği gibi, İbrahim oğlu İshak’ı kurban etmek için elini kaldırdığında İbrahim’in elini tuttuğu gibi, İlyas’ı mağarada saklanırken bulduğu gibi, Tanrı da halkını sonsuza kadar terk etmeyecektir ve Tanrı her yerdedir.

            Betlehemdeki halkıyla ilgilenirken aynı zamanda Moav’da bulunan Naomi ile de ilgilenmiştir, onun yüreğinde olmuştur. Naomi yeter ki bu sese kulak versin, işte Tanrı tam orada konuşuyor ve Naomi onun sesine kulak veriyor. Tanrı’nın ruhu onu ayağa kaldırdı ait olduğu yere gitmesi için, içinden bir ses ona “Kalk Beytlehem’e, kalk Yahuda’ya git.” dedi. Naomi ne yapacağını bilmiyordu orada, Betlehem’den çıkalı çok uzun zaman olmuştu, ne yapabilirdi ki orada? Ama içinden gelen ses ona ait olduğu yere dönmesini ve o günah çukurundan kurtulmasını söyledi. ”Sözünü gönderip iyileştirdi onları, Kurtardı ölüm çukurundan.Mezmur 107:20

            Naomi ve gelinleri Beytlehem’e doğru yola çıktı. İşte burada lütfu hak etmeyenlere karşı Tanrı’nın verdiği lütfu görüyoruz. Naomi o günah çukurunda yaşarken birden kim olduğunu hatırladı, Tanrı’nın verdiği bereketi hatırladı ve eve dönmek için yola çıktı. (Kaybolan oğul benzetmesindeki oğul hikayesi gibi) eve döndüğümüzde bizi sevgiyle bekleyen bir baba vardır.

            Bu ayetlere baktığımızda açıkça Naomi’nin tövbe ettiğini söylemeyiz ama Naomi’nin davranışlarından onun ne kadar pişman olduğunu anlayabiliriz. Çocuklarının, eşinin mezarını bıraktı ve dönmeye karar verdi çünkü artık Moav (yani aslında günah) sadece acı, pişmanlık ve ölüm getirir. Bizler de böyle olmalıyız, eğer Tanrı’nın istemediği bir şey yaptıysak üzüntü, acı yerine, günaha devam etmek yerine Tanrı’ya dönmeliyiz.

            Bugün birçok kişi Moav’dan çıkıp Beytlehem’e yolculuk yapmak istiyor ama maalesef şu anda bununla ilgilenen kimse yok. Ama eğer biri o günahı temsil eden Moav’dan çıkıp ait olduğu Tanrı evine dönmek isterse; sevgi dolu bir baba, sevgi dolu bir kral, sevgi dolu bir Tanrı onu bekliyor olacak.

            Kıtlık gelir, kıtlık gider. Eğer sen sabırla Rab’bi beklersen Rab sana bereketini verir. Senin yüreğin Moav’a değil Beytlehem’e ait, sen şeytanın esir aldığı işlere değil, Tanrı’nın bereket verdiği işlere göre yaşamalısın.

            Naomi ayağa kalktı ve Yahuda ülkesine dönmek için yola çıktı. “Övgü” diyarına geri döndü. Başından beri olması gereken yere geri dönüyordu! Eve gidiyordu. Naomi Tanrı’nın iradesi ve çalışması hakkında büyük bir gerçeği keşfetti. Eğer bir gün kendinizi Tanrı’dan uzak bulursanız, içinizde Tanrı’ya karşı özlem varsa ancak hayatınızda Tanrı’nın istemediği kötü kararlarınız varsa, Tanrı’dan uzaklaştıysanız, geri dönmeniz her zaman Tanrı’nın isteğidir. Kaybolan Oğul’un öyküsünde gördüğümüz gibi, Baba her zaman hazır ve kollarını açarak eve kabul etmeye isteklidir (Luka 15:20).

            Naomi, Beytlehem’e ulaştığında, bütün köy onu karşıladı. (1:19). Ve Naomi döndüğünde yalnız dönmedi, Moavlı gelini de onunla birlikte geldi. Bu Moavlı kız daha sonra Kral Davut’un büyük büyükannesi olacaktı ve sonunda İsa’nın soyunda yer aldı. Unutmayın, Tanrı’yı direkt göremediğinizde, Tanrı’dan uzaklaştığınızı hissettiğinizde, Tanrı’nın sizi terk ettiğini düşündüğünüzde Tanrı hep yanınızdadır, Tanrı’nın sizin için hep güzel planları vardır. Tanrı’ya yaklaşın!

Ve bu bölümden hayatlarınıza 2 ders çıkarın:

  1. Bazen Tanrı’nın çocukları bile acı çeker.
  2. İyi niyetli olmanız size şeytana karşı zafer kazandırmaz; sadece Tanrı’da kalmak, Tanrı’ya yakın olmak size zaferi getirir.

”Ama beni dinlemez, bütün bu buyrukları yerine getirmezseniz, cezalandırılacaksınız. Kurallarımı çiğner, ilkelerimden nefret eder, buyruklarıma karşı çıkar, antlaşmamı bozarsanız, sizi şöyle cezalandıracağım: Üzerinize dehşet salacağım. Verem ve sıtma gözlerinizin ferini söndürecek, canınızı kemirecek. Boşa tohum ekeceksiniz, çünkü ürünlerinizi düşmanlarınız yiyecek. Size öfkeyle bakacağım. Düşmanlarınız sizi bozguna uğratacak. Sizden nefret edenler sizi yönetecek. Kovalayan yokken bile kaçacaksınız. ‘Bütün bunlara karşın beni dinlemezseniz, günahlarınıza karşılık cezanızı yedi kat artıracağım. İnatçı gururunuzu kıracağım. Gök demir, yer bakır olacak. Gücünüz tükenecek. Topraklarınız ürün, ağaçlarınız meyve vermeyecek.” Levililer 26:14-20

Pastör M. Orhan PIÇAKLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir